Okullarda akran zorbalığı: Normalleştirilmemeli

Okullarda öğrenciler arasında yaşanan saldırganlığın en yaygın türü olan “akran zorbalığı”, hem zorbalık yapan hem de zorbalığa maruz kalan çocuklar için önemli psikolojik sorunlara neden oluyor.

Zorbalık, kimi zaman arkadaşını dövmek, kantinden zorla bir şey aldırmak gibi fiziksel olarak kimi zaman ise dış görünüşle dalga geçmek gibi psikolojik bir şiddet olarak ortaya çıkıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı bu nedenle, 2023-2024 eğitim öğretim yılı için, “okul temelli sosyal sorumluluk çalışmaları” kapsamında akran zorbalığıyla mücadeleyi, ortaokullarda seçmeli ders kapsamına aldı. Bu derslerde; sevgi, saygı, eşitlik, doğruluk, çalışkanlık, şefkat ve merhamet sahibi olmanın toplumsal hayata katkısı ve akran zorbalığının olumsuz etkileri anlatılıyor.

‘TRAVMA NEDENİYLE BİZE GELENLERİN BİRÇOĞUNUN GEÇMİŞİNDE AKRAN ZORBALIĞI VAR’

AA’nın haberine göre Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. İbrahim Bilgen, akran zorbalığını “bir nevi travma” olarak tanımlayarak, “Bir güç gösterisi diyebiliriz. İlginç olan akran zorbalığına uğrayan da yapan da travmatik olabiliyor. Yani bunu yapanlar da zaman içerisinde büyük pişmanlık yaşıyor. Akran zorbalığına, kişinin öz saygısını azaltıcı saldırılar diyebiliriz” dedi.

Her şeyin aileden başladığını vurgulayan Bilgen, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar modelleme ile öğrenir, bu nedenle anne baba davranışları çok önemlidir. 40’lı 50’li yaşlarda travma nedeniyle bize gelen çoğu insanın geçmişinde akran zorbalığı var. Dışlanma, dalga geçilme var. Özellikle sosyal kaygısı olan, ‘insanların önünde konuşursam rezil olurum’ korkusu taşıyanların büyük bir kısmının geçmişinde akran zorbalığının olduğunu görüyoruz.”

‘ZORBALIĞIN NORMALLEŞTİRİLMEMESİ GEREKİR’

Psikolog Ceyda Yamaçtekin de akran zorbalığının bazen fiziksel bazen sözel bazen de siber zorbalık olarak kendini gösterdiğini belirterek, “Fiziksel olan zorbalık gözle görüldüğü zaman müdahale etmek daha kolay ama sözel olduğunda bunun tespiti zor. Gelişim döneminde çocuklarda atışma ya da birbirleriyle uğraşma durumu vardır ama bu bir kişi üzerinde sistematik şekilde yapıldığı zaman o kişinin varlığını çökerten, bozan bir etki yaratıyor. Zorbalık yapanın da uğrayanın da bir çocuk ve genç olduğunu unutmadan her ikisine destek olunması gerekiyor. Zorbalık yapan çocuğun ailesine, yetiştirilme şartlarına bakmak gerekir. Belki şiddetin normalleştirildiği bir ailede yaşıyordur” değerlendirmesinde bulundu.

Yamaçtekin, zorbalığın küçümsenmemesi ve normalleştirilmemesi gerektiğini aktararak, “Çok ciddiye alıyorsun arkanı dön git, abartma sen de bir tane patlat, görmezden gel, sen de aynı şekilde dalga geç” gibi tavsiyelerin işe yaramadığını söyledi.

Zorbalıkla mücadelede okul, aile ve çocuk işbirliğinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Yamaçtekin, şöyle konuştu: “Çocuklar ailelerine yaşadıkları zorbalığı söylemekte zorlanıyor. Ailelerin çok geç haberi oluyor çocuğunun zorbalığa uğradığından. Zira önce çocuk bu durumun geçici olduğunu düşünüyor ve kendi anlamlandırmaya çalışıyor ya da korkuyor. Başa çıkılmaz bir hale geldiğinde ancak aileye söylüyor veya öğretmenler zorbalığı görürse bu ortaya çıkıyor. “

‘ZORBALIK YAPANIN DA ÇOCUK OLDUĞU UNUTULMAMALI’

Okullarda akran zorbalığına çok sık rastladıklarını vurgulayan sınıf öğretmeni Merve Koç Erol, “Zorbalığı yapan öğrencilerimizin genelde bu davranışlarının temelinde aile içinde yaşadıklarının etkili olduğunu görüyoruz. Kötü davranışları nedeniyle ailelerinden uyarı almayan çocuklar bunları doğal bir davranış sanıp okula taşıyor” dedi.

Erol, akran zorbalığının ilkokulda daha çok fiziksel olarak görüldüğünü ortaokul ve lise gibi üst sınıflarda ise dışlama ve sözel şiddet şeklinde ortaya çıktığını söyledi.

Akran zorbalığında hem yapan hem de maruz kalan çocuğun aslında birer mağdur olduğunu aktaran Erol, “Zorbalık yapanın da bir çocuk olduğunu unutmamak lazım. Bu anlamda hem öğretmene hem veliye çok iş düşüyor. Velileri okulla iş birliği yapması yönünde uyarıp, rehber öğretmenimize yönlendiriyoruz. Bu şekilde iş birliği içinde sorunu çözüyoruz” ifadelerini kullandı.

Rehber öğretmen Buse Kılıç Sezen de bakanlığın her yıl sonunda rehberlik ihtiyaç belirleme anketi uyguladığına dikkati çekerek, “Bu anket sonuçlarına göre hedefler belirleniyor. Bu yıl anket sonuçlarından hareketle akran zorbalığı konusunda eğitim verilmesi kararlaştırıldı. Öğrenci, öğretmen ve velilere akran zorbalığıyla ilgili seminerler veriyoruz. Konuyla ilgili broşür ve afişler de hazırlandı” şeklinde konuştu.

‘ÇOCUKLARIMIZI UYARMALIYIZ’

Öğrenci velisi Didem Bıçakçı, kendi çocukları akran zorbalığına maruz kalmasa da çevrelerinde bu sorunları gördüklerini vurgulayarak, şu görüşünü paylaştı: “Ortaokulda bir çocuğum var, akran zorbalığının ders olarak konmasından çok memnunum. Çocuklar, fiziksel görünüşten, maddi konulara kadar her şeyi alay konusu yapabiliyor. Alay ettikleri arkadaşlarına verdikleri zararı idrak dahi edemiyorlar. Bu anlamda ailelere çok görev düşüyor, akran zorbalığı konusunda sürekli çocuklarımızı uyarmalıyız. Daha çok fiziksel özellikleri nedeniyle çocuklar akran zorbalığına uğruyor. Ortaokul çağında kilo ile dalga geçme, daha küçük yaş gruplarında ise kantinden zorla bir şey aldırma olarak öne çıkıyor. Kilosuyla dalga geçilen birçok öğrenci bu yüzden depresyona giriyor ve yemek yemiyor.”

Özgüveni yüksek olan çocukların bu durumdan sıyrıldığını ancak arkadaşını kaybetme korkusu yaşayan çocukların aşırı derecede yıprandığını belirten Bıçakçı, “Kantin parası isteyerek başlayan baskı, ileride farklı şekilde kendini gösterir. Daha büyük yaşlarda akran zorbalığına uğrayanlar daha zor isteklerle sınanıyor; ‘bunu yapmazsan, bunu içmezsen, buraya gelmezsen’ gibi. O yüzden bu konunun ders olarak konması sorunu temelden çözmek anlamında çok faydalı.” diye konuştu.

Başka bir öğrenci velisi Vildan Arı da yeğeninin bir sağlık sorunundan kaynaklı konuşma zorluğu yaşadığını, bu yüzden okulda sürekli alay konusu olduğunu anlatarak, “İlkokula geç başladı. Lisede konuşmasıyla dalga geçilince okulu yarıda bıraktı. Şu an açık lisede okuyor. Akran zorbalığı çocukların geleceğini çok etkiliyor. Bu anlamda okullarda ders olarak verilmesini çok önemsiyorum” ifadesini kullandı.

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir